8 Haziran 2016 Çarşamba

Hoşgeldin dünyamıza



 13.11.2012 tarihli yazım
Hoşgeldin İnci..
Hoşgeldin evimize, hayatımıza, ailemize, iyi ki geldin, sefalar getirdin.
Her hamilelik başkadır derler,
Her hamilelik gibi her doğumda başkaymış, şahsına münhasır bir mucizeymiş. Benim ki de öyle oldu. İkinci kez anne olduğum için bu ayrımı daha iyi yapabildim.
Miniğimizi beklemeye başladığımız zaman sevgililer günü ertesiydi. Hatta işyerine gelen çiçekler çalışma arkadaşlarım tarafından sevgililer günü için yorumlanırken, sadece biz biliyorduk minik sırrımızı, neyin kutlandığını. Oğlumdaki hamileliğimle kıyasladığımda çokta sıkıntılı geçmedi aslında hamileliğim, başta biraz korkuttu bizi küçüğüm ama sonrasında rutin bir hamilelik geçirdim. Şeker yüksekliği ile trombosit düşüklüğünü, birde şişen ayaklarım ile varis problemimi saymazsak ;). Bir anne için bebeği ile ilgili bir tehlike yoksa, sağlıklı bir şekilde büyüyorsa hiç önemli olmuyor bu sıkıntılar.
Dördüncü ayımıza geldiğimizde, doktor kontrolümüze daha bir heyecanlı gittik. Bebeğimizin rengini öğrenecektik pembiş mi maviş mi? Bir oğlum olduğundan belki, yada kız kardeşim, teyzem olmadığından bir kızım olsun çok istiyordum. Ancak herşeyden önce her anne baba gibi önce sağlıklı olmasını diliyordum. Önceki muayenelerimizde erken olmasına rağmen doktorumuz erkeğe benzediğini de söylemişti. Doktorumuz size bir prenses geliyor dediğinde inanamadım bir süre, doğru mu duymuştum acaba? Birkaç kez sordum arka arkaya heyecanla, gözyaşlarıma da söz dinletemedim tabi. Bebeğim minik bir kızdı. İsmi de hazırdı çoktan “İnci”. Oğlumda erkek ismi vardı aklımızda kız ismi hiç düşünmemiştik, kızımda ise oğlan ismi yoktu aklımızda.. Erkek deseydi doktorumuz isim arayışları başlayacaktı.
Sonraki süreçte hiç üzmedi kızım beni hep heyecanla gittik doktor buluşmalarımıza. Doğumdan sonra daha fazla birlikte olalım diye, işyerinde 37. Haftaya kadar çalıştık kızımla. 30 Ekimde doğum iznine ayrıldım. Bir iki gün testlerim yapıldı. Doğum sezeryan olacaktı ancak benim trombosit düşüklüğüm nedeniyle epidural mi spinal mi yoksa genel anestezi mi olacağına karar verilemedi. Doğumun olduğu gün yine test sonuçlarına göre karar verilecekti. 6.Kasım’daki kontrolümüzde doğum tarihini öğrendik. 13.Kasım Salı günü dünyaya gelecekti kızımız.
Gelelim doğum hikayeme..
Doğumdan bir gece önce annemde bizde kaldı, hiçbirimiz doğru dürüst uyuyamadık. Ertesi gün erkenden kalktık, hastaneye gittik. Yatış işlemlerini yaptıktan sonra eşim oğlumu okula götürdü, o telaşlı, heyecanlı ortamdan etkilensin istemedik. Kardeşi doğunca alacağımıza söz verip okula gönderdik. Bana serum takıldı ve kan alındı, trombosit değerlerimi beklemeye başladık. Tam bu sırada koridorda doktorumun telaşlı sesini duydum. Saat 9 oldu asansörü bekleyemeyiz İlknur kalk ameliyathaneye gidiyoruz. Gidelim gitmesine de nasıl olacaktı o? Hasta bakıcılar beni apar topar kaldırdılar serumu ellerine aldılar, zor zahmet ameliyathaneye indim. Meğer hasta servis asansörü bozulmuş servis çağırılmış ama doktorum hasta kontrolleri de başlayacağı için beklemek istememiş. Bu da bize sürpriz bir doğum anısı olarak kalmış oldu.

İkinci doğumum olmasına rağmen yine aynı heyecan yine aynı kalp çarpıntısı ile indim ameliyathaneye. Farklı olan tek şey ilk doğumdan tecrübe olduğu için şimdi ne olacak korkusu olmuyor. İçinizdeki melekle birlikte giriyorsunuz ameliyathaneye ama bir meleğiniz dışarıda kalıyor, o koyuyor insana çok, birinci ilk göz ağrısı dışarıda kalıyor.. Ameliyathane küçük, yatak küçük, bir sürü insan koşuşturuyor. Bende yine aynı hissizlik, aynı tevekkül aynı sabırlı bekleyiş. Anestezi doktoru geldiğinde çoktan hazırlamışlardı beni. Trombosit seviyem yüz binin altına düştüğünden epidural yapamayacaklarını söyledi önce. Uyutacağız seni genel anestezi yada spinal olabilirsin dedi. Ben ilk doğumumu genel anestezi olmuştum, bu doğumumda istemiyordum hiç, ilk doğumda hem çok zor ayılmıştım, hemde uyanamamak korkusu oluşmuştu bende nedense.. Bu doğumumda uyanık olayım bebeğimi ilk ben göreyim istiyordum. Gerçi bu heyecanlı halimle dayanabilecek miydim oda ayrı bir yaman çelişkiydi. Spinal doğum ile ilgili de bilgim yoktu epidurali araştırmıştım doğumdan önce ama spinali hiç konuşmamıştık. Ne olacaktı şimdi? Anestezi doktoru hızla açıkladı. Spinal anestezi de doğum öncesinde belden aşağıya iğne vuruyorlar, 1 dakika içinde belden aşağısı uyuşuyor ve hiç bir şey hissetmiyorsun. Doğum yöntemine karar veremeyenlere faydası olabilir diye spinal anestezi tecrübemi bir sonraki yazımda paylaşacağım.

Spinal iğnem yapıldı ve ameliyat masasına yatırıldım. Anestezi doktoru ve asistanı başımda beklerken doktorum geldi. Ben ameliyat ne zaman başlayacak diye en sabırlı halimle beklerken, anestezi doktorunun elini tutuyordum. Keşke eşimde ameliyathaneye gelmiş olsaydı. O an çok ihtiyacınız oluyor desteğe. Bende anestezi doktoruna rica etmiştim, acaba elinizi tutabilirmiyim ;) diye. Sağolsun oda beni çok destekledi, yatıştırdı. Henüz başlamadı bir iki deneme yapılacak tamamen uyuşunca başlayacak ameliyat dedi. Sürekli bilgilendirdi. Ben onunla konuşurken başladı mı acaba diye düşünürken, minicik bir bebek sesi duyuldu eee eeee :) Meğer benim İnci tanem doğmuş bile. 13.Kasım.2013 Salı günü, saat 9:40’da dünyaya geldi kızım.  Sarı saçları var bu kızın güneş gibi bir kızın oldu dedi doktorum ve sordu göbek adını ne koyalım annesi.. Hiç düşünmemiştim ki ben, hatta oğlumun göbek adı bile yok bende doktor da atlamışız. Ayşe olsun dedim o an. Sonrası flu, ne ameliyathane, ne insanlar, ne zaman, her yer pamuk gibi bembeyaz, her yer sadece kızım. İyi mi kızım, sağlıklı mı, herşey yolunda mı, ne zaman görebilirim diye sordum, çocuk doktoru muayene ettikten sonra, hemen yanıma getirdiler, bal kızımı. Mis gibi kokusunu içime çekerken, yine gözyaşlarıma söz geçiremedim. Ve yeniden ikinci defa aşık oluş. Bebeğimi ben gördükten sonra, odamıza babasına götürdüler. Benim dikişlerim nedeniyle bir süre daha ameliyathanede kalmam gerekti. Bir an önce bitsin istedim. Süreklide kızımı sordum, birde asansörü. Çünkü asansör yapılmadı ise beni bir süre doğumhane katında bekleteceklerdi Bekleyebilir miydim, kesinlikle hayır, isterim de isterim kızımı isterim. Neyseki asansör tamir edilmiş beni bekletmeden odama çıkardılar. Odaya geldiğimde, şeker testi için karnının doyurulması gerektiğinden, kızım halasının kucağında mama yemekle meşguldü,.


Ve iki kardeşin buluşma anı..

Unutulamayacak en özel an bu olsa gerek.. Tarif edilemez, anlatılamaz bir duygu iki kuzum birlikte. Önce bana koştu ilk yavrum iyi olduğumu görünce kardeşine yöneldi. Nasıl ürkek, nasıl meraklı. İkinci yavrum nasıl küçücük kaldı abisinin kucağında. Benim büyük kuzum ne ara büyümüş böyle. Uzun uzun baktı kardeşine abisi, dokundu incitmekten korkar gibi hafif hafif. Çok güzelmiş benim kardeşim annecim dedi. Gözyaşlarını bu sefer mutluluktan zaptetmek mümkün olmadı.

Hayatımıza İkİNCİ yavrumuz katıldı. Mutluluğumuz katlandı. Hep iyi insanlarla karşılaştırsın Allah yavrularımızı. İsteyen herkesin doğum mucizesini ve anneliği yaşamasını dilerim.

Sevgiyle kalın..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder