13 Haziran 2016 Pazartesi

Olmak ya da olmamak!


“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!” William Shakespeare’ın ünlü özdeyişi, basit bir tiyatral ifadeden çok daha önemli derin bir anlamı barındırıyor içinde. 
Yaşadığımız hayatın her saniyesi süprizlerle dolu. Başladığımız ve bitirdiğimiz iki noktanın arasında, planlanmamış gelişmelerle karşı karşıya kalıyoruz. Bunların bir kısmı hayal bile etmediğimiz kadar güzel olabildiği gibi bir kısmı da hoş süprizler olmayabilir.  
Aslında başımıza gelen tersliklere kötü demeden önce, bunu nasıl kullanabileceğimize ve büyük resimde onların da kendimiz ve bütün için hayırlı bir sebeple olduğunu düşünürsek, daha fazlasını görebilmeyi başarabilir miyiz?
Hem herşeyini bütün detayları ile bilerek beklediğimiz bir hayat ne kadar keyifli olabilir? 
Hayatı yaşarken, kontrolü elden bırakmadan, çokta yaptığımız hesaplara saplantılı kalmadan ilerleyebilmek gerekiyor.  
Böyle rahat rahat yazıyorum ama aslında tüm bu yazdıklarım önce kendime öğüt niteliğinde, keşke bende hesapla kitapla uğraşırken anı kaçırmasam.
hayatımdaki kararlarda pek riske girmem ben.. tembelimdir de biraz..öyle binbir naz ederim karşıma çıkan olasılıklara
planlamadan ne bulacağımı bilmeden kararlar vermeyi sevmem.
önümü görmeden yollara düşmem
ince eler sık dokurum ben..
bin kere düşünürüm karar vermeden önce..
bazende kurar kurar detaylarda boğulur kalırım..
olasılıkların en kötüsünü düşünürüm hep...
en ince ayrıntısına kadar planlarım.. başını sonunu yapacaklarımın..
riske girmeyi sevmem ben... 
Oysa olasılıklarla dolu olan hayata hazırlanmak mümkün müdür?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder