Apollon
sürekli aşk yaşayan bir tanrı, adı üstünde zaten aşk tanrısı. Mitolojik dönemde
çapkınlıklarıyla ün salan Apollon bir gün kırlarda gezerken Okeanas’un kızı
Klyte’yi görür ve hemen gönlünü kaptırır, kız ile hemen konuşma yollarını
arayan Apollon hiç de zorlanmaz ve kıza ona aşık olduğunu söyler, kız başlarda
naz etse de bir müddet sonra Apollona aşık olur, uzun bir süre sevgili olurlar.
Apollon çapkın birisidir ve bu uzun ilişki onu çabuk sıkmıştır. Bir gün haber
vermeden ansızın gider, zavallı kız günlerce onu bekler ama onun dönmeye hiç
niyeti yoktur, her gün Apollonun yolunu gözleyen onun için gözyaşları döken kız
bir gün ümitsiz bir şekilde dizleri üstüne çöker ve tanrılara dua eder, bu
duası öyle içtendir ki onu tanrılar tanrısı Zeus duyar ve ona yardım etmeye karar verir. Ve bu talihsiz kıza
yapılabilecek en iyi yardımın onu boyu Klyte gibi uzun, saçları onun gibi sarı
güzel bir çiçeğe ''Günebakan çiçeğine'' dönüştürmek olacağını düşünür ve
kızı günebakan çiçeğine dönüştürür, bunun sebebini anlamak ise hiç zor değildir
çünkü bilindiği gibi Apollon bir Güneş tanrısıdır, Günebakan çiçeğine
dönüşen kız her gün güneş doğduğunda yüzünü güneşe doğru çevirir ve onu gün
boyu takip eder, akşam olup güneşin batma vakti geldiğinde de boynunu büküp bir
sonraki gün için sabırsızlıkla bekler.
Bunların
hepsi kulaktan kulağa yayılan uydurma hikayeler olabilir,
yinede gerçeklik payı
yok değil. Aşk bazen kavuşamayacağını bile bile beklemek değilmidir?
Kimbilir
belki de bu çiçeğin bitkisinden elde edilen çekirdek olarak bildiğiniz
bitkisinin siyah olmasının sebebi aslında kara bir sevdanın ürünü olmasıdır... Belki de günebakan çiçeçiğinin aşkına karşılık bulamadığı içindir hep
mahzun ve boynu bükük duruşu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder